Burcu Özkaya Günaydın
HATAY – 6 Şubat depremlerinde büyük kısmı yıkılan Antakya’da, bu yıl 11’ncisi düzenlenecek olan Uluslararası Antakya Film Festivali başlıyor. 13-19 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde gösterimler, konteyner ve çadır kentlerde yapılacak.
Festival başkanı Mehmet Oflazoğlu ile festivali konuştuk. Oflazoğlu, festivalin Antakyalılara bir nebze nefes aldırmak için yola çıktığını söyledi.
‘HER AKŞAM BİR KONTEYNER KENTTE GÖSTERİM YAPACAĞIZ’
Antakya Film Festivali kaç yıldır düzenleniyor? Kentteki binalarının büyük bir kısmı yıkıldı, festivali nerede yapacaksınız?
Antakya Film Festivali’nin ilki 2013 yılında düzenlendi, bu yıl 11’ncisini yapacağız. 13-19 Ekim tarihleri arasında bir hafta sürecek. Film gösterimlerini genelde Tarihi Meclis Kültür Merkezi, Antakya Kültür Merkezi, üniversitenin orada, Samandağ’da yani kentin her tarafına yayarak yapıyorduk. Her yer yıkıldı, her şeyimizi kaybettik. Biz de insanlar nerede yaşıyorsa orada yapmaya karar verdik. Festival, çadır ve konteyner kentlerde olacak. Her akşam bir konteyner kentte film gösterimi yapacağız, bitiminde de sanatçıları halk ile buluşturup söyleşi yapacağız.
Festivalin ilk günü saat 17.00’de Köprübaşı’nda kaybettiklerimizi anacağız. Asi Nehri’ne karanfil atmayı planlıyorduk, sonra zeytin dalı atmaya karar verdik. Anmadan sonra sanatçılarla ödül törenine geçeceğiz.
‘ANTAKYALILAR’IN BU FESTİVALE İHTİYACI VAR’
Bu kadar imkansızlığa rağmen neden başka bir şehir değil de Antakya?
Burada imkanlar kısıtlı, şartlar zor. Bu festivali dışarıda da yapabilirdik ama yapmadık çünkü Antakyalılar’ın bu festivale ihtiyacı var. Antakya’da insanların kimi öldü, kimi evini yaptırdı, kimi çadırda kalıyor, kimi sakat kaldı… Biz bir nebze olsun insanlar depremi unutsun, başka bir şey konuşsun, biraz buradan uzaklaşsın istiyoruz. Dört, beş çadır kentte gösterim olacak. Koç konteyner kent, Samandağ Zübeyde Hanım konteyner kent, İskenderun’da TMMOB İzmir’in kurduğu sosyal etkinlik çadırı, Serinyol’da Suavi’nin kurduğu çadır alanı, şu an netleşen film gösterim yerlerimiz.
Festivalimize gelecek olan misafirlerimizi de Orhanlı’da bulunan Nato Çadırkenti’nde ağırlayacağız. Nato Çadırkenti ikiye ayrılıyor. Bir tarafında askerler, diğer tarafında öğretmen ve memurlar kalıyor. Biz memurların kaldığı yerde kalacağız.
‘ÇAĞRIMIZDA BİZDEN LÜKS ORTAM BEKLENMEMESİNİ SÖYLEDİK’
Festivale ilgi nasıl? İl dışından gelecek misafir var mı?
Yurt içi ve yurt dışından misafirler gelecek. Telefonlar susmuyor. Almanya’dan, Japonya’dan, Çin’den arayıp, gelmek isteyen var. ‘Bu şartlara rağmen ilgi büyük’ diyeceğim ama asıl ilgiyi, bu şartlara rağmen bir festival yapmak çekiyor.
Festivali çadır kentlerde, konteyner kentlerde yapacağız. Biz çağrımızda, özellikle konteyner ve çadır kentlerde film gösterimi yapacağımızı, bizden lüks bir ortam beklenmemesini, çadırda, konteynerde kalabilecek arkadaşların gelmesini söyledik.
Japonya’dan Çin’den gelmek isteyenlere, onları iyi bir yerde ağırlayamayacağımı, gelenlerin çadırlarda ve konteynerlerde kalacaklarını belirttim, “Bizim için sorun yok, kalırız” diyorlar. Almanya’dan gelecek olan bir misafirimiz, “Bu koşullarda festival yapıyorsunuz, sizi yalnız bırakmamak lazım” dedi. Bu cümle bizim için çok anlamlı. Bir fotoğrafçı aradı, bu koşullarda festival yapılması onu çok duygulandırdı, telefonda ağlıyordu. Antakya’da evi varmış, “Benim evim geniş, gelenler bende kalsın” dedi. Böyle geri dönüşler bizim motivasyonumuzu artırıyor. Kaç yıldır festival düzenliyorum, hiç bu kadar heyecanlanmamıştım. Güzel bir festival olacağını düşünüyorum.
‘ANTAKYA VARSA BİZ DE VARIZ’
Yıkılan bir kentte film festivali yapmanın zorlukları neler? Organizasyon yaparken ne tür sorunlarla karşılaştınız?
Bütün film gösterimi yaptığımız yerler yıkıldı. Depremle beraber her şeyimizi yitirdik, hiçbir şeyimiz yok. Gösterim için projeksiyon, bilgisayar, ses düzeneği aradık, hala arıyoruz. Her biri bir yerde, sağdan soldan toparlıyoruz. Deprem öncesi kolaydı, “Şu salonu kullanacağız” diyorduk, valilikten izin alıyorduk, oluyordu. Şimdi hem bunlarla hem de izinlerle uğraşıyoruz.
Ulaşım problemimiz var, havaalanı kapalı, insanları Adana’dan Hatay’a taşımak lazım. Koordinatör geldi Adana’ya, “Nasıl ulaşacağım oraya?” diye sordu, otogardan bilet alıp geleceğini söyledim. Koşullarımız bu. Bakanlıktan düşük bir destek aldık, o destek de hiçbir şeye yetmedi. Biz her şeye rağmen “Antakya varsa, biz de varız” dedik ve bu yola çıktık, iyi bir şekilde de tamamlayacağız.
‘DEPREME DAİR FİLM OLSUN İSTEMEDİK’
Festivalde ne tür filmler olacak, Antakya’ya dair film var mı?
Antakya Film Festivali’ne her sene 45-50 ülkeden film geliyordu. Bağlantılı olduğumuz ülkelerle iletişim sağladık, hepsini davet ettik. Çok fazla gelmek isteyen olduğu kadar filmiyle festivale katılmak isteyen de var. Antakya’da depreme dair belgesel, film çok çekildi. Festivale de geldi. Suriyeliler, İranlılar, Avrupalılar hepsinin Antakya’ya dair bir belgesi var. Gösterim için hepsi birbirinden güzel, çok iyi filmler var.
Depreme dair de çok film geldi ama biz tercih etmedik. Biz zaten insanlar biraz depremden uzaklaşsın diye bu organizasyonu yaptık. Hatta yarışmaların dışında özel film seçkisi de yaptık.